aman can

By amanhem

zaman, hürriyet, milliyet, sabah, cumhuriyet, radikal

INNA - Love [Official Video]

By amanhem

Yeni Bir Başlangıç

By amanhem

başlangıçUzun bir zaman önce burayı farklı bir düşünce ile açmıştım. Bu düşüncem de ise şunlar vardı;

  • Gazetelerde, haber portallerinde ve diğer medya unsurlarında hoşuma giden ve genel itibari ile Türkiye ve Dünya üzerine yazılmış köşe yazılarını günlük-haftalık olarak bir blog'ta biriktirmek.
  • Bunu yaparak değer verdiğim yazıların internet ortamında kabolması engel olmak.
bu ve buna benzer düşünceler ile bu blog'u açmıştım. Fakat bir süre sonra bıraktım. Nedeni ise hiçbir faydasının olmayacağını düşündüğüm için vazgeçtim. Bugünden itibaren ise kendime ait kişisel bir blog olması yönünde kendime ait yazılarımın olacağı bir blog olacak.

Peki blogun içeriği ne olacak?

Şu an herhangi bir kategori sınırlaması ypamak istemiyorum ama, Türkiye ve Ekeonomi üzerine yorumlarım, görüşlerim olacak. Bazen bu yazılarımı videolar ile destekleyebilirim. Haftada 3-5 yazı eklemeyi planlıyorum. Bu sayı belki ilerleyen zamanlarda artıp azalalabilir. Bu tamamen benim ruhsal durumuma bağlı.

Türkiye Avrupaya Hızlı Tren İhraç Edecek

By amanhem

Türkiye Vagon Sanayi AŞ Genel Müdürü İbrahim Ertiryaki,2009 hedeflerini açıkladı.

Türkiye Vagon Sanayi AŞ Genel Müdürü İbrahim Ertiryaki, 2009'da ürettikleri çağdaş ve modern yolcu vagonlarını Avrupa Birliği ülkelerine ihraç etmeye başlayacaklarını belirtti.

Ertiryaki, TÜVASAŞ'ın çalışmalarını Anadolu Ajansı muhabirine değerlendirdi.

Çağdaş ve modern işletmeciliğin gereklerine uygun hareket eden bir kamu kuruluşu olarak 5 yıldır aynı doğrultuda faaliyet yürüttüklerini ifade eden Ertiryaki, konusunda uzman akademisyenler, ilgili şirket yöneticileri ve çalışanlarından oluşan proje ekibinin 2009 ve 2013 yıllarını kapsayan stratejik planı hazırladıklarını kaydetti.

Kurumun geleceğe yönelik faaliyetlerinin, planlı ve somut programlara dayalı üretim ve yönetimini esas alan planlama çalışmasını tamamlandığını belirten Ertiryaki, ''5 yıllık stratejik planlamamızı haziran ayında tamamladık. Günü birlik çözümlerden uzun vadeli ve kalıcı çözümleri benimseyen yönetimimiz önümüzdeki 5 yıllık sürecin her aşamasında planlı olarak hareket etmeye hazır'' diye konuştu.

2008 yılının tanıtım faaliyetlerinin ivme kazandığı bir yıl olduğunu belirten Ertiryaki, ''TÜVASAŞ markası doğru anlatıldığında dünyadaki diğer rakiplerinden üstün yönleri ortaya konulabilir. 2008 programında yer alan üretim ve onarımı tamamlayan TÜVASAŞ ekibi önümüzdeki yıla hazır. Öte yandan bu yıl başlatılan çalışmalar 2009'da daha da artacaktır. Enerjimizi tazeleyerek çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz'' diye konuştu.

-İHRACAT ATAĞI-

Irak Ulaştırma Bakanı Amer Abduljabbar İsmail ve beraberindeki heyetin TÜVASAŞ'ta birkaç gün önce incelemelerde bulunduğunu anımsatan Ertiryaki, ziyaretin gündem maddesini Irak için üretecekleri 50 adet vagon ve 50 adet vagon modernizasyonunun oluşturduğunu söyledi.

TÜVASAŞ'ın Bulgaristan Demiryollarının (BDZ) açtığı ihalede teknik ve idari yönden uygun bulunan ve yeterlilik alan tek firma olduğunu anımsatan Ertiryaki, şöyle konuştu:

''TÜVASAŞ bu proje kapsamında ilk etapta 30 adet yataklı vagon imalat gerçekleştirecek. 2009 yılında yurt içinde ürettiğimiz çağdaş ve modern yolcu vagonlarını Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ihraç etmeye başlayacağız.

Ayrıca İran Demiryolları İşletmelerinde kullanılmak üzere yolcu vagonu ihtiyaçları için ülkemize gelen Ata Tous Rail Şirketi ile vagon alımı konusunda ön anlaşma imzalandık.

Ata Tous Rail Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Abbas Soroush ve Genel Müdür Hossein Tavassoli ile yapılan görüşmeler sonunda 84 adet kuşetli, 8 adet yemekli ve 8 adet jeneratör vagon olmak üzere toplam 100 adet vagonun imalatı konusunda mutabakat sağlandı. Mutabakat doğrultusunda 2009 yılında bu konuda çalışmalar gerçekleştirilecek.''

-YURT İÇİ SİPARİŞLERİ-

2008 yılında TCDD'nin şehirler arası hatlarda kullanacağı dizel tren setlerin lisans alımını gerçekleştirdiklerini anımsatan Ertiryaki, dizel tren setlerinin raylı yolcu taşımacılığında en son teknolojiye sahip araçlar olduğunu ifade etti.

Proje kapsamında 12 adedi 3'er araç, 12 adedi ise 4'er araçtan oluşan setler olmak üzere, toplam 84 araç imal edileceğini belirten Ertiryaki, sözlerine şöyle devam etti:

''Saatte 140 kilometre hıza uygun, hava yastıklı ve konforlu hareket aksamına sahip, 3'lü setler 198, 4'lü setler 260 koltuk oturma kapasiteli, maksimum yolcu konforunu sağlamak amacıyla tam otomatik iklimlendirme, UIC şartlarına uygun elektronik kontrollü otomatik kapı ve fren sistemine sahip araçlarda son teknolojiye uygun üretim gerçekleştirilecektir.

Her bir tren setinde çift taraflı kumanda kabini olacaktır. TÜVASAŞ dinamik yapısı ile teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek standartlarda üretim yapabilen bir yapılanmaya sahip olduğunu göstermektedir.''

-TÜVASAŞ-EUROTEM İşbirliği-


Ertiryaki, TCDD için 96 araçtan oluşan elektrikli tren setleri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin şehir içi ulaşımda kullanacağı 92 araçtan oluşan metro araçları için Hyundai/EUROTEM ile TÜVASAŞ arasındaki sözleşmelerin imzalandığını ve imalatın başladığını sözlerine ekledi.

Doğalgaza yüzde 15 İndirim Ocakta

By amanhem

Botaş yeni yılda doğal gazda yapılacak indirimle ilgili hesaplamalarını tamamladı. BOTAŞ, doğalgaza, 1 Ocak'tan geçerli olmak üzere yüzde 15 indirim yapacak...


SABAH, BOTAŞ'ın yeni yılda doğalgazda yapmayı planladığı indirimle ilgili hesaplamalarına ulaştı. BOTAŞ, doğalgaza 1 Ocak'tan itibaren yüzde 15 oranında indirim yapabileceğini Enerji Bakanı Güler'e iletti. Bakan Güler'in, hesapları ve indirim talebini Başbakan Erdoğan'a açması bekleniyor. Son kararı verecek olan Başbakan Erdoğan 'olur' derse Türkiye, yeni yıla doğalgaza yüzde 15 indirimle girecek..

Botaş yeni yılda doğalgazda yapılacak indirimle ilgili hesaplamalarını tamamladı. BOTAŞ, doğalgaza, 1 Ocak'tan geçerli olmak üzere yüzde 15 indirim yapabileceğini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e iletti. İndirimde son kararı Başbakan Tayyip Erdoğan verecek. Başbakan Erdoğan'ın 'olur' vermesi durumunda yüzde 15 indirim ocak ayından itibaren uygulamaya girecek.

ŞUBATTA YÜZDE 10

Temmuz ayında 147 dolara kadar yükselen petrol son dönemde fiyatları 40 dolara kadar geriledi. BOTAŞ, halen tüketicilere sattığı doğalgazın fiyatını, yaz aylarında 147 dolara kadar çıkan petrolün de ortalamasını alarak yapıyor. BOTAŞ'ın, ocak ayından itibaren petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak doğalgaz alım fiyatları da ciddi biçimde inecek. Şirket, maliyetlerindeki bu düşüşü tüketicilere yansıtacak. BOTAŞ'ın, ocak ayını pas geçmesi durumunda şubatta indirime başlanacak. SABAH'ın edindiği bilgiye göre, hesaplamalar çerçevesinde şubat ayında yüzde 10- 12, mart ayında ise yüzde 10 aralığında indirime kesin gözüyle bakılıyor. BOTAŞ'ın doğalgaza yapacağı indirim ile enerji KİT'leri arasındaki borç alacak ilişkisine dayalı mahsuplaşmanın eş zamanlı olması bekleniyor. Enerji Bakanlığı yetkilileri, indirim için mahsuplaşmanın önemli olduğunu belirterek, "Mahsuplaşma olursa enerji sektöründe yaşanan mali sıkıntı ortadan kalkar. Enerji Bakanlığı'nın, 6 milyar YTL düzeyinde fazlası oluşur" görüşünü dile getirdi.

YPK KARARI

İndirim beklentisinin zirve yaptığı bu dönemde, doğalgazla ilgili sürpriz bir karar da Yüksek Planlama Kurulu'nun (YPK) gündemine geldi. Elektrik ve doğalgazda otomatik fiyatlandırma mekanizması gereğince aralıkta kur farkından doğalgaza yüzde 6.5 zam yapılması gerekiyordu. Hükümet, bu zammı yapmadı. Aralık zammı istisnası için özel bir YPK kararı hazırlandı. Karar, üye bakanlarca imzalandı.

Fatih Birol: Hampetrol 2010-2015 arasında ortalama 100 dolar olur

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Dr. Fatih Birol, World Energy Outlook 2008 Raporu'nun tanıtımını İstanbul'da Enerjisa'nın sahipliğinde yaptı. Petrol fiyatları 40 dolara kadar gerilemiş olsa da ucuz petrol döneminin sona erdiğni dile getiren Birol, yaptığı sunumda petrol fiyatlarının 2010'dan sonra toparlanarak yükselişe geçeceğini hatta 2011 ve 2012 yıllarında petrol arzı sıkıntısı yaşanabileceğini dile getirdi. Petrol fiyatlarını 2010 ve 2015 yılları arasında ortalama varil başına 100 dolar olarak öngördüklerini belirten Birol "Bugün petrol fiyatları düştüğü için birçok yenilenebilir enerji projesi mantıksız hale geldi ve birçoğunun da rafa kalktığını görüyoruz" dedi. Dünya enerji tüketimi içinde kömür kullanımınını hızlı bir artış içerisinde olduğuna dikkat çeken Birol, "Kömürün rolü gözden kaçıyor. Kömürü gözardı edersek kafamızı kuma gömmmüş oluruz. İleride kömür kullanımı elektrik üretimini belkemiği olacak" dedi.

% 45


Dünyadaki enerji talebinin yüzde 45 oranında artacağını belirten Birol 26 trilyon dolar yatırım gerektiğini söyledi.

Sabancı, Başkent Elektrik parasını taksitle ödeyecek

Özelleştirilen Başkent Elektrik Dağıtım AŞ'ye 1 milyar 225 milyon dolar ile en yüksek teklifi veren Sabancı Holding ile Avusturyalı Verbund'un ortaklığı Enerjisa Üretim A.Ş, ödemeyi peşin yerine taksitle yapacak. Enerjisa Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Hakman, ilk başta parayı peşin olarak ödemeyi düşündüklerini ancak bu ortamda taksitli ödeme seçeneğini tercih edeceklerini bildirdiklerini belirterek, "İlk ödemeyi ocak ortasında yapacağız" dedi. Enerjisa'nın krize rağmen yatırım planlarında herhangi bir değişik yapmadan faaliyetlerini kararlılıkla sürdürmekte olduğunu belirten Selahattin Hakman, 2009 yılında enerji yatırımları için kredi bulmak konusunun biraz daha yumuşayacağı görüşünü dile getirdi.

'Sürdürülebilir enerji için yatırım hayati önem taşıyor'

Toplantının açılışında konuşan Sabancı Holding CEO'su Ahmet Dördüncü, kritik bir öneme sahip olan enerji sektöründe uluslararası rekabette başarılı olabilmek için liberalizasyonun sağlanması ve rekabetçi bir ortamda faaliyetlerin sürdürülebilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'de enerji tüketiminin, 2020 yılına kadar, dünya ortalamasının üzerinde artacağının tahmin edildiğini söyleyen Dördüncü, "Hangi koşulda olursa olsun, enerji yatırımlarının önünün açılması Türkiye'de sürdürülebilir, rekabetçi ve güvenilir enerji sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır" dedi.

Sabah

Ekonomi Üzerinden Siyasi Geleceği Öngörmek

By amanhem

Bütün ekonomi uzmanlarının hemfikir olduğu üzere Türkiye resesyona giriyor. Ekonomi istihdam ve üretim rakamlarının gösterdiği üzere küçülüyor. İşsizlik artıyor, tüketim azalıyor. Kriz mutfağı vurdukça fatura ülkeyi yönetenlere çıkartılacak. Hükümet partisinin oy desteği azalacak. Meselâ, doların 1,5 liranın üzerine çıkması AK Parti'ye % 10 oy kaybettirecek. Başörtüsü veya çarşaf üzerinden yürütülen ideolojik rekabet değil, mutfaktan gelen ses oy oranlarını belirleyecek.

Ekonomi ile siyaset arasında düz mantıkla kurulan bu mekanik ilişki doğru mu? Bu soruya krizin yapısından başlayarak cevap verelim. Türkiye'nin (ve dünyanın) etkilendiği krizin kaynağı ABD. Dünya finans sistemi üzerinde tekel oluşturan Amerikan finans kapitali geniş çaplı bir ekonomik durgunluğu tetikledi. Finans sisteminde sorun çıkınca reel sektörün hızı ve canlılığı azalıyor. Resesyonun sebebi de bu. Bugün ne durumdayız? Sorunun cevabını yeni ABD Başkanı Obama veriyor. Devam eden krizin henüz daha dip noktayı vurmadığını belirtiyor. Yani işler daha da kötüleşecek. Obama, derinleşen kriz karşısında Keynesçi politikalara geri dönüş sinyalleri veriyor. Bugünkü kriz ile benzerlikler kurulan 1929 bunalımından sonra Keynes, tam istihdam hedefine dayalı olarak devletin sosyal roller üstlenmesiyle krizden çıkılacağını söylemişti. Bugün Obama'nın ekonomi kurmaylarının, 2,5 milyon yeni istihdam gibi hedeflerle işsizliği azaltacak politikalar ve tüketimin canlandırılması için vergi indirimleri üzerinde durmaları, bu devletçi politikaların canlanmasına işaret ediyor.

Obama'nın üzerinde durduğu formül deha eseri değil. Ekonomi, gerçekler üzerine dayanır. İstihdamı artırmak ve devletin elindeki araçları kullanarak tüketim mallarının maliyetini azaltarak tüketimi canlandırmak. Bunun yolu da emek yoğun sektörleri desteklemek ve KDV oranlarını ve girdi maliyetlerini düşürmektir. IMF'in bizim hükümetimizden istediği KDV oranlarını yükseltme ve devletin sosyal harcamalarını azaltma talebinin yaşanan ekonomik krizin mantığına ne kadar aykırı olduğu ortada değil mi? Türkiye'nin de tıpkı ABD gibi tam tersini yapması gerekmiyor mu? Başbakan'ın sık kullandığı bir benzetmeyi hatırlatalım. Gemi artık dalgalı denizde ve kaptan asıl şimdi marifetini gösterecek. İyi bir ekonomi politikasının yarısı psikolojidir. Obama'nın durumun daha da kötüye gideceğini söylemesi, şeffaflık ve dürüstlük üzerinden ekonomi yönetimine güveni artırıyor. Türkiye'nin de kriz şartlarında çok iyi bir ekonomi yönetimine ihtiyacı var.

Benim tezim: Halkın siyasî eğilimlerini ekonomik kriz değil, krizin nasıl yönetildiği sorusuna verilen cevaplar belirleyecek. Tam tersine, "Krizden muhalefet partileri yararlanacak mı?" sorusuna cevap vermek lâzım. "Bedava kömürün yol açtığı hava kirliliğini her sorunun önüne koymak" şayet bir politika ise muhalefetin hiç şansı yok. Halbuki derin bir ekonomik kriz yaşanırken biraz da kötü hava solumak gerekiyor. AK Parti, Keynesyen politikalar üretme ve uygulama konusunda tecrübeli. Orta sınıf politikaları ile iktidara gelmiş bir partinin refleks haline gelen ekonomik duyarlılıkları çok önemli. IMF'e direnişin arkasında da sosyal politika araçlarından mahrum kalmama çabası var.

Ekonomik kriz ile partilerin oy tabanı arasında kurulacak mekanik ilişkiyi tersine çevirerek soralım. Muhalefet, Türkiye'nin içinden geçtiği bunalımın dünya şartlarından bağımsız olarak hükümetin eseri olduğunu anlatabilir mi? İkincisi, AK Parti'nin ucuz kömürüne muhalefet ederek, daha iyi bir kriz yönetiminin ekibini ve programını sunabilir mi? Türkiye'nin giderek derinleşen bir ekonomik krize girdiği doğru. Siyasete dair öngörülerin hareket noktası "kriz" değil, "krizin nasıl yönetildiği" olmalı.

Key Odemeleri Basliyor

By amanhem

etiketler: key ödeme, key ödemeleri ,key ödeme tarihi, key hakedişler, key hesapları, key hesapla
Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, ilgili Kanunu Cumhurbaşkanı'nın onaylaması halinde Konut Edindirme Yardımı (KEY) ödemelerine 28 Temmuz'da başlayacaklarını söyledi.

Çağlar, KEY ödemelerine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.

KEY ödemeleriyle ilgili yasanın Mecliste kabul edilmesinin ardından Hazine ve Ziraat Bankasının hazırlıklarını tamamladığını ve 8.5 milyon hak sahibinin bilgilerinin kendilerine geldiğini bildirdi.

Ödeme şekli ve tutarlarıyla ilgili bilgi veren Çağlar, 8.5 milyon kişiye toplam 2.8 milyar YTL ödeneceğini söyledi. Çağlar, en yüksek ödeme tutarının 1,391 YTL olduğunu belirterek, 1 YTL alacağı olan hak sahibinin de bulunduğunu ifade etti.

Ödeme dilimlerine göre en çok hak sahibini 0-50 YTL arasında alacağı olanların oluşturduğunu belirten Çağlar, bu dilimde 3 milyon 800 bin kişinin bulunduğunu kaydetti. Çağlar 1 milyon ve üzerinde alacağı olanların sayısının ise 1 milyon 145 bin olduğunu söyledi.

-ÖDEME TUTARLARI VE HAK SAHİBİ SAYISI-

Çağlar, KEY'de ödeme tutarları ve hak sahibi sayısını da dilimler halinde şöyle sıraladı:

ÖDEME TUTARI HAK SAHİBİ SAYISI

------------- -----------------

0-50 YTL 3.800.000

50-100 YTL 848.000

100-150 YTL 477.000

150-200 YTL 464.000

200-250 YTY 275.000

250-300 YTL 220.000

300-400 YTL 364.000

400-500 YTL 274.000

500-600 YTL 237.000

600-700 YTL 208.000

700-800 YTL 181.000

800-900 YTL 183.000

900-1.000 YTL 163.000

1.000 YTL ve üzeri 1.145.000

Buna göre, 2 milyon 922 bin kişi 50 ile 500 YTL arasında, 972 bin kişi de 500 ile 1.000 YTL arasında konut edindirme yardımı parası alacak.

-1.000 YTL'NİN ÜZERİNDE ALACAĞI OLANLARA KREDİ İMKANI-

Çağlar, Ziraat Bankasının 1000 YTL ve üzerinde alacağı olanlar için komisyon ücreti ve faiz oranında avantaj sağlayarak, alacağının 10 katına kadar kredi verilmesine yönelik çalışmaları olduğunu da bildirerek, şunları söyledi:

''1.000 YTL üzerinde alanlara böyle bir kredi ürünü geliştirelim diye düşündük. Mesela KEY'den 1.000 YTL alacaksanız. O kişiye eğer kredi veriminde bir problem yoksa, 'size 10 bin YTL vereyim, bunu 10 taksitte bana ödeyin' veya 'size 5 katını vereyim, 20 taksitte bana ödeyin' şeklinde bir kredilendirme yapacağız. Nemanın başka bir versiyonu gibi. Kendilerine ödenecek rakamı peşin ödenen bir komisyon veya bu işin peşin ödenen bir faiziymiş gibi kabul edip, geri kalan 10 taksitte herhangi bir komisyon ya da faiz telaffuz etmeyeceğiz.''

Bunun herkes kredilendirilecek anlamı taşımadığını da kaydeden Çağlar, ''Tabii ki çok büyük volum oluşur oluşmaz bilmiyoruz. Ama insanların derdine derman olabilecek gibi bir rakam ortaya çıkar. 5 ya da 10 bin YTL bir işini görür. Oysaki 1.000 YTL ödediğimiz bir kişi onu çok bir şey de kullanamayabilir'' dedi.

Çağlar, kredi vermede kefil istenmeyeceğini, ancak kredi kayıt merkezinden gerekli sorgulamaların yapılacağını ifade etti.

Çağlar, KEY'in konut edindirme yardımı olduğunun anımsatılarak, ''Konut kredisi verir misiniz?'' sorusu üzerine, ''Konut kredisi zaten veriyoruz. Ama bununla ilgili diyorsanız. Bundan bir konut kredisi olmaz. Hepsi çok küçük rakamlar en üst olana 10 katını verseniz bile 13-14 bin YTL'ye yakın para. Yani onunla bir ...'' diye konuştu.

-ÖDEME ŞEKLİ-

Çağlar, ödeme için tüm hak sahipleri adına hesap açılacağını ifade ederek, hak sahibinin alacağını kimlik bilgileri ve vatandaşlık numarasıyla herhangi bir şubeden alabileceğini söyledi. Çağlar, ''Herkes büyük merakla gelecek. Ama geldiğinde, '1 YTL-5 YTL nereden çıktı' diye bakacak. Çünkü insanlar bunun nema gibi büyük rakamlar olduğunu düşünebilir'' diye konuştu.

Çağlar, kurumların istemesi halinde kamu-özel ayrımı olmadan nemada olduğu gibi toplu ödeme yapılabileceğini belirtti.

Çağlar, ayrıca bankalara borcu bulunan hak sahiplerinin alacağına haciz koyabileceklerini de vurguladı.

-''KİMSENİN ZARARINA İŞLEM YAPMA LÜKSÜ YOK''-

Çağlar, Ziraat Bankasının zararına kredi verdiği yönündeki söylemlerin belirtilmesi üzerine, kimsenin zararına işlem yapma lüksüne sahip olmadığını belirterek, ''Biz de böyle bir lükse sahip değiliz'' dedi.

Çağlar, ''Zararına verdiğini iddia edenler son toplanan mevduat rakamına bakarlar. Mesela bugün 20 ile mevduat topluyorsunuz ama çok iyi firmalar 17 ile kredi veriyorsunuz. Sadece buna baktığınız zaman 20'ye mal alıp, 17 ile satıyormuş gibi, zararına işlem yapıyorsunuz gibi algılanabilir. Oysaki bankaların özkaynakları, daha düşük topladıkları mevduatları var. Son toplanan mevduatın maliyetiyle verilen krediyi mukayese etmemek lazım'' açıklamasında bulundu.

kaynak: zaman.com.tr

Sahi Ecevit'e ne olmuştu?

By amanhem

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, selefi Bülent Ecevit için 'Ona ve partisine yapılanlar unutulmamalı' diye açıklama yaptı.

Konuyu, Ergenekon iddianamesinde yer aldığı ileri sürülen 'Ecevit'e baskı yapıldı' bölümü gündeme taşıdı. Ergenekon'la bağlantısı olsun olmasın Ecevit'in yaşadıklarını hatırlamakta yarar var. 2001 yılı ekonomik ve siyasî krizlerle anılan bir yıl oldu. 2002 Temmuz ayında ise kriz doruk noktasına çıktı. İlerleyen yaşının yanına sağlık sorunları eklenen Başbakan Ecevit, Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Süleyman Demirel'in kadim dostu Mehmet Haberal'ın hastanesinin önünde muhabirler başbakanla ilgili bilgi alabilmek için kamp kurdu. Gelen haberler hiç iç açıcı değildi ve siyasetle birlikte ekonomik krizi derinleştirmekten başka işe yaramıyordu. Hastaneden yapılan açıklamalar, bilinçli tercih değilse beceriksizlik harikası denilecek cinstendi. "Başbakan Ecevit 'yarı mobilize' edildi" cümlesi bunlardan biriydi. Ecevit, sürpriz bir kararla ve kendi ifadesiyle 'kaçarak' evine çıktı. Vaki davetlere de olumsuz cevap vererek kontrollere bile gitmedi.

Emin Çölaşan'ın 2 Temmuz 2002'de Hürriyet'te yayınlanan ifadeleri ise şoke ediciydi. Kitabına 'Önce İnsanım, Sonra Gazeteci' ismini koyan Çölaşan, ülkenin başbakanını şu cümlelerle anlatmıştı: "Hastaneye yattığında bütün derisinde kabarmalar ve lekeler var. Cildiye uzmanları bunları önce bir hastalık zannedip incelemeye alıyor. Sonra görülüyor ki, bunlar iyi yıkanmadığı, iyi temizlenmediği için oluşmuş şeyler. Hastanede her tarafı güzelce yıkanıp paklanıyor, pamuklarla siliniyor. Cildinin temizlik sonrası aldığı renge Rahşan Hanım bile şaşırıyor... 'Meğer senin ne güzel tenin varmış Bülent' diyor. Bülent Bey'in iyice uzamış ve bakımsız kalmış el ve ayak tırnakları da hastanede güzelce kesiliyor, temizleniyor. Ellerine bir güzellik geliyor, ayakları rahat ediyor." Her gün insan içine çıkan, Başbakanlık'ta mesai yapan, heyet kabul eden biri için sanki 6 aydır mağarada yaşıyormuş gibi yazmaktan çekinmemişti, Çölaşan.

Ecevit, sağlık durumundan alaşağı edilemeyince B planı devreye sokulmuştu. Hüsamettin Özkan, İsmail Cem ve Kemal Derviş liderliğindeki yeni siyasî oluşumla DSP bölünmeye çalışıldı. Yeni Türkiye Partisi arkasına aldığı büyük medya desteğine rağmen varlık gösteremedi ve tarihin tozlu raflarındaki yerini aldı. Türk siyasetini yeniden dizayn etme planları, Frankfurt Zirvesi gibi tartışmalar uzun soluklu olamadı. Ecevit ve koalisyon ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli'nin erken seçim resti bütün planları altüst etti. Bahçeli, bir anlamda intihar eylemi ile bütün ekibi barajın altına çekti. Bugünü planlamış mıydı bilmiyoruz, ama projeciler silinirken kendisi bir dönem sonra yeniden siyasetin aktif unsurlarından biri oldu.

2002'den bu yana film şeridini hızla sardığımızda önümüze şu tablo çıkıyor: Bülent Ecevit'i tahkir ederek siyaset kulvarının dışına atmaya çalışanlar ile sonraki yıllarda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'e, 'sonun Adnan Menderes'in Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun gibi olur' şantajı yapanlar aynı insanlar. 'Ülkeyi kurtaracak yegâne alternatif Cem-Derviş-Özkan üçlüsüdür' propagandası yapanlarla 'AK Parti iktidar şımarıklığına girdi, dersini almalı' diyenler aynı kalemler. Adı Ergenekon olsun olmasın, birbirini tamamlayan halkalarla karşı karşıya olduğumuz açık. AK Parti'ye karşı psikolojik harekâtlarını 'irtica' ile gerekçelendirenlere 'Ecevit'in suçu neydi?' sorusunu yöneltmenin anlamı yok. Onlar kuzuyu yemeyi kafaya koyduktan sonra suyunu bulandıracak bahaneler bulmakta zorlanmıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bile mıntıkasında temizlik yapmaktan gocunmuyor. Bakalım medya ve oligarklarımıza ne zaman sıra gelecek?
Bülent Korucu; Zaman 18/07/2008