aman can

By amanhem

zaman, hürriyet, milliyet, sabah, cumhuriyet, radikal

Ekonomik Kriz Çığırtkanlarına Cevap

By amanhem

Son günlerde medyamızda bir ekonomik kriz beklentisi almış başını gidiyor. Bende ub çığırtkanlara bir ara inanmaya başlamıştım. Ta ki zaman gazetesi yazarı İbrahim Öztürk'ün tespitlerine kadar. Son 3 yılın mali disiplin rakamlarını ve ekonomimize dair diğer rakamları çok güzel özetleyen aşağıdaki taployuda hazırlamış.

Son zamanlarda yayagarası yapılmaya çalışılan eknomik krizin asıl müsebbibi ABD menşeili bir kriz. Bu herkesin malumu. Fakat bu kriz AB, Japonya ve diğer gelişmiş ekonomilere de sıçramış durumda. Bu sıçrama ilk etapta bize ne canım diyebiliriz. Fakat durum öyle sandığınız gibi değil. Bakın daha geçen gün ABD den farklı rakamlar açıklandı. ABD de işsizlik rakamlarından sorna enflasyonunda %5 ler seviyesinde olması büyük bir risk içeriyor. Hem bu risk sadece ABD ile sınırlı bir risk değil. Yukarıda sözünü ettiğimiz gelişmiş ekonomileri de beraberinde etkileyen bir kriz, hemde derinleşen bir krizden söz etmek mümkün. Bu kriz belki 97 Asya krizi, 2001 Türkiye ve Güney Amerika'da yaşanan krizler kadar yıkıcı olmayabilir. Fakat etkileri uzun süre hissedilecek bir kriz ortamı yavaş yavaş geliyor.

Peki bu kriz ortamında Türkiye ne yaptı veya yapmalı diye kendi kendimize sormamız gerekiyor. Bakın Türkiye bu söz edilen krize nasıl bir hazırlıkla gelmiş. Öncelikle geçtiğimiz aylarda kurlarda meydana gelen ve % 20'leri aşan bir kur düzeltmesi çok isabetli bir karar olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Bunun dışında yıllardır eski ekonomi bakanımız ve şimdiki dış işleri bakanımız Ali Babacanın Maastricht Kriterleri diye dillendirdiği kriterleri Türkiye 3 yıl önce 2005 yılından itibaren büyük bir oranda tutturmuş durumda. Burada en önemli gösterge % 3 ü aşmayan bir bütçe açığı ve % 60'ı aşmayan bir kamu kesimi borç yükü gerekiyor.Tablodaki 3. ve 4. satırlara baktığımızdas bu oranların 2005 yılından itibaren tutturulduğunu görüyoruz. Bunun dışında bir de reel faiz kalemi varki gerçek bir başarı diyebiliriz. Hatırlandığı üzere Türkiye geçtiğimiz yıllarda % 20'lerin üzerinde reel faiz ödemek zorunda kalmıştır.(Bkz 7. satır) Bu reel faiz yükünü ise 70 milyon olarak tüm Türkiye ödemiştir. Faiz harcamaları 2001 krizinde bütçe gelirinin % 100' ünü alıp götürürken bu gün gelinen oranlar sevindirici, % 32 ler seviyesinde. Eğer bu siyasi ve ekonomik istikrarı devam ettirilebilirsek daha da aşağılara çekilmesi imkansız değil.(Bkz. 8. satır) Son olarak 9. satırdaki rakamlara dikkat çekmek istiyorum. Bu satırdaki % 5,7 oranı çok önemli. Sadece 1000 kişi civarında bir kesimin cebine giden paranın son 5 yılda % 13 lerden % 6 civarına çekilmiş olduğunu gösteriyor. Bu da aslında son günlerde Atatürk ve rejim çığırtkanlarının neyi amaçladıklarını ve hangi çıkar odaklarına hizmet ettiklerinin göstergesi niteliğindedir. Dikkat ederseniz şubat ayında MB borçlanmasını % 18 lerden yaparken haziranda yaptığı borçlanmayı % 21 lere çıkarmak zorunda kalmıştır. Eğer bu siyasi gerginliğin aktörleri rollerini terketmezlerse yazının başında berlittiğim gibi gerçek anlamda bir kriz yaşamamış anormal olmayacaktır.

tablo

tablo: zaman.com.tr

Artık herkesin, herkesimin şapkasını alıp önüne koyması ve oturup düşünmesi gerek, nereye gidiyoruz ve neye hizmet ediyoruz.

iyi günler.