aman can

By amanhem

zaman, hürriyet, milliyet, sabah, cumhuriyet, radikal

Bu kavganın galibi olmaz

By amanhem

Türkiye'de sistem kuvvetler ayrılığı üzerine oturur; yasama, yürütme, yargı. Burada kavga, çatışma değil uyum esastır. Sistemin sağlıklı yürümesi için üç erkin de sınırlarının dışına taşmaması zorunludur. Herkes kendi rolüne razı olmalıdır.

Kesinlikle başkasından rol çalmamalıdır. Yoksa düzenden, ahenkten söz edilmez, sistem tıkanır ve ülkeye karmaşa, çatışma egemen olur. Ayrıca bu kavganın kazananı olmaz. Ya herkes kaybeder, ya herkes kazanır.

Sözü, gündeme damgasını vuran Yargıtay'ın son açıklamasına getirmek istiyorum. Başkanlar Kurulu, yargıya yönelik eleştirilere ve hükümetin yargı reformuna ilişkin çalışmalarına sert tepki gösterdi. Kendilerinden önce AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Rehn'in bilgilendirilmesine itiraz etti. Kabul etmek lazım ki; açıklamanın üslubu ve içeriği çok ağır. Halbuki tepki ve bazı hassasiyetler farklı ve daha yumuşak üslupla anlatılabilirdi.

Yargının son dönemde eleştirilerin odağına yerleştiği doğru. AK Parti'ye açılan kapatma davası içeride ve dışarıda yoğun tenkitlere neden oldu. İddianameden hareketle Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya eleştiri bombardımanına tutuldu. Yargıtay'ın açıklaması biraz da Yalçınkaya'ya destek çıkma, yalnız bırakmama çabası olarak görülebilir.

Olağan sınırlar içinde kalarak kapatma davası da, iddianame de pekala eleştirilebilir. Demokrasinin, açık toplum olmanın bir sonucu bu. Yargı çevrelerinin eleştirilere açık ve daha hoşgörülü olması lazım. Bildiriden, fazla alınganlık gösterdikleri anlaşılıyor. Unutmamak gerekir ki; bu tip çıkışlar, açıklama ve bildiriler yargıyı tartışmanın içine çekiyor.

Nitekim Yargıtay'ın açıklaması Ankara'da sert tartışmaların doğmasına neden oldu. İlk olarak Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tepki gösterdi. Ardından hükümet karşı açıklama ile cevap verdi. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, "Bu siyasî bir bildiridir, kabul edilemez." dedi ve ekledi: "Yargıtay parti kapatma davası konusunda iddianameyi kutsayarak taraf olmuştur. Dava öncesinde yayımlanan bildiri açıkça mahkemeyi etkilemeyi amaçlamaktadır."

Hükümetin karşı açıklaması da üslup ve içerik olarak Yargıtay'ın bildirisinin dozuna yakın. Bu normal de. Yargıtay'ın açıklamasına sadece hükümet tepki göstermedi, değişik çevrelerden benzer itirazlar yükseldi. Bu durumun ise yargının daha da yıpranmasına neden olduğu aşikar. Yargıtay, bir bakıma açıklamasıyla eleştirilere davetiye çıkarmış olmadı mı?

İlginçtir, muhalefet partileri CHP ve MHP tam destek verdi. Özellikle MHP'nin tutumu kayda değer. Çünkü Yargıtay'ın açıklamasında Meclis'in yasama yetkisine de gönderme vardı. Burada kastedilen de başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakan Anayasa değişikliğiydi. Oysa bu düzenlemenin altında MHP'nin de imzası var. Onun da ötesinde MHP süreci belirleyen parti oldu. 'Ben varım' demeseydi, AK Parti'nin başörtüsü değişikliğini gündeme alması söz konusu değildi.

Yargıtay'ın bildirisinin sebep olduğu Ankara manzarası, Türkiye açısından iç açıcı değil. İçeride ve dışarıda devasa sorunlarla boğuşan bir ülkeyiz, üstelik ekonominin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor, hal böyleyken başkentten verilen görüntüye bakın. Sürekli birbiriyle didişen, kavga eden, enerjisini içeriye harcayan bir ülke durumundayız. Yürütmenin mahkemelik olması yetmezmiş gibi yargı, kelimenin tam anlamıyla yürütme ile karşı karşıya. Yasamanın büyük bölümü de yargının hedefinde.

Bu manzara-i umumiye herhalde ülkesini seven hiç kimseyi memnun etmez. Etmiyor da. Bu günler herkesin çok dikkatli olması gereken günler. Zira Türkiye adındaki gemi su alıyor. Ya hep beraber kazanacağız ya da hep beraber kaybedeceğiz.

MUSTAFA ÜNAL
23/05/2008 zaman

Benzer Yazılar



No Comment

Yorum Gönder